-
-
0
yorum
Oyun piyasasında kaç tane akılda kalan kadın karakter vardır? Aklınızda çok kalabalık bir liste belirmedi, değil mi? Belki de birçoğunuzun aklında tek bir isim canlanmıştır. O halde soruyu şu şekilde sorayım: Oyun piyasasının ilk akla gelen kadın karakteri kimdir? Hep bir ağızdan -ilkokul öğrencileri misali- "Lara Croft!" diye bağırdığınızı duyar gibiyim. Evet, tam üstüne bastınız. Tomb Raider serisinin biricik karakteri Lara Croft’tan bahsediyoruz şu anda. Yalnız bu ayrılmaz ikiliyi burada birbirinden ayırmak zorundayım; çünkü kapsama alanımızın içinde bu sefer "Tomb Raider" ismi yer almıyor. Şimdi diyeceksiniz ki "Tomb Raider olmadan Lara Croft olur mu?", ben de diyeceğim ki “Olur, hem debal gibi olur!” Üstelik size şimdi Lara Croft and the Guardian of Light (LCGL) adında bir oyundan bahsedeceğim ve ilginiz iki katına çıkacak. Hazır mısınız?
Crystal Dynamics, Lara Croft’un Underworld’den sonraki macerası için riskli ve radikal bir karar almış durumda arkadaşlar. Bırakın karar almayı, oyunun yapımına başlanmış bile. Bana sorarsanız son derece yerinde bir karar olmuş bu; çünkü bence de artık "Tomb Raider" ismi, -özellikle serinin son oyunlarından sonra- sadece "Lara Croft" etiketiyle ayakta durmaya başlamıştı. Üstelik tarz olarak da artık yavan bir hal almaya başlamıştı Tomb Raider serisi ki ben zaten dördüncü oyundan sonrası için hala olumlu düşünmüyorum. Crystal Dynamics’ten kimin kafasına saksı düştü, bilinmez ama sonunda Lara Croft için değişim zamanı gelmiş de çatmış. Üstelik bu değişim oyunun sadece ismi için değil, tarzı için de söz konusu. Kısacası, LCGL ile birlikte ne Tomb kalmış, ne de Raider...
Lara Croft’un başrolünde olacağı bu yeni oyunun hikayesi, yine tanıdık bir yapıya sahip olacak. Olayın ilginç yanı, bu hikayede Lara’ya "Totec" adlı bir maya yerlisi eşlik edecek. Hikayenin merkezinde Mirror of Smoke adında gizemli bir ayna var ve tahmin edeceğiniz üzere bu aynanın peşine düşen sadece Lara değil. Lara, partneri Totec’le birlikte bir yandan bu davetsiz misafirlerle kapışırken, diğer yandan da aynanın içinden çıkan ve ruhları kontrolü altına alabilen "Xoxolt" adlı iblisle cebelleşecek. Bu iblisin kontrolündeki zombi ordularını ve daha farklı yaratıkları da hesaba katarsak, hikayenin her zamanki Tomb Raider heyecanını aynen taşıyacağını söylemek zor olmaz.
Hikaye bir yana dursun, oyunun asıl olayı yeni tarzında yatıyor. Şimdiden söylemek gerekirse, bu değişimi kaldırabilmek için önce derin bir nefes almanız, sonra da Tomb Raider serisindeki her şeyi bir kenara bırakmanız gerekiyor. İlk etapta Lara’nın yanına mızraklı ve kalkanlı bir Maya yerlisi koyun ve oyunun co-op yapısını hayal etmeye çalışın. Sonra sabit bir izometrik kamera açısının bu ikiliyi tepeden takip ettiğini düşünün. Çok zor geldiyse aklınıza Diablo II’yi getirin ve bakın neler oluyor. Gerçi Diablo II örneği bu noktada biraz sert kaçtı sanırım ama o kadar ileriye gitmenize gerek yok. Siz şimdilik sadece oyunun kamera açısını hayal edin, yeterli. Değişimi hissediyor musunuz?